SESİM GELİYOR MUUUUU?

Diye avaz avaz bagırasım var, son günlerde… İnsansızlıktan, duyulmamaktan, Sessizliğimin duyulmamasından yoruldum. Bir türlü fiziksel olarak da, ruhsal olarak da toparlıyamıyorum kendimi. Nasıl olsa kimseler okumuyor buraya dökeyim bari içimi. Zira kendi dertlerim, üzüntülerim ve hastalıklarımla kimsenin canını sıkmak istemiyorum. Kazara denk gelmişseniz okumadan geçiniz. Ve hatta ben de buraya dökünce içimdekileri, muhtemelen daha iyi…

ÖZLENENLER…

Nerden başlasam? Bilemedim demeyi öğrendiğim masa. Kendimle birlikte masanın etrafındaki kadınların iç dünyalarına tanıklık ettiğim masa. Altı dakikalar diye dört kadın başlayıp, artan ve eksilen sayılarla Pazartesi Kadınlarına dönüşen masa. En az üç tane altı dakikanın yazıldığı, ancak masa başındaki kadın sayısı kadar ömre tanıklık eden masa. Yazdığım defter sayısını bilmiyorum. Yazı sayısını ise hiç…

YALNIZLIKSIZLIĞIM…

Yalnızlıksızlığım ( Arbil Çelen Yuca tşk. ) Üşüyorum. Ben bu aralar nedendir çok üşüyorum. Isınmıyor bedenim. Özellikle sırtımın ortası. Babamın elinin boşluğu orası. Ya bahar gelsin, ya da ben sıcak yerlere kaçayım… Ya da sımsıcak bir aşk bulmalıyım… Getirdin gene lafı AŞK a ya, ne diyeyim ben sana. Yok yazmıycam bu gün AŞK yok. Olan…

Başlıksız

Hayat bazen çetrefilli, zor, karmaşık ama en çok da yalnız. Bir şekilde yuvarlanıp gidiyorken, gücün hayatta durmaya yetiyorken ne ala. Ama bi yıkıldın mı, bitti işin. Hele de FMF hastası olup kolayca toparlanamıyorsan yandın. FMF bu günden sonra çok fazla duyacağınız bir sözcük. Bir hastalık, ilaçları düzgün kullanırsanız böbreginizi kollarsiniz. Ama ah o ataklar, tam…

Örümceksiz kapılar zamanı…

Gazoz saati yine yollarda. Köyüme, baba evine dönüş zamanı. Kırmızı lastik papuçlarım beni özlemiş. Evimizin kapısı örümcek tutmuş. Yuh dedim Arzu yuh. Her seferinde giderken gelicem en kısa zamanda deyip, kilit örümcek ağı tutana kadar gitmediğin için sana yuh… Kapalı kapılar ardında, sessiz sedasız duran ev nasıl bu kadar kirlenebiliyor bi anlasam. Suyu kesmişler, yan…

Gözünü kapa ve Gör…

Dün ki Başlık ve içerik birbirini tutmuyordu ya… Bu gün gelelim o konuya. Çocuklar okula başlayıca İstanbul’ da trafik çilesi de başlıyor. O yüzden büyüklerde pek bi yere gidemiyor sanırım. Bi de önce bi dinlenirler herhalde. Bu yaz pek bi atarlı, pek bi karışıktı ya. Çocuklar ne kadar neyin farkındalar bilmiyorum ama biz bbüyükler pek…

Bir Ayvalık masalı…

Bir varmış bir yokmuş, masal bu ya tersten başlamak istemiş canı. Gökten iki nar düşmüş amcamın bahçesine. Bu kuzenler çocukluktan beri birbirinin dilini iyi anlar diye, birlikte bereketi, sevgiyi, acıyı bölüşsün diye. Bizleri hayırla ansın, kışa sağlıkla girsin diye ölmek için seçtiği eve bizi çağırdı ve duyduk ve geldik ve özlemle hepsinin yerine Eylül güneşinin…

Hayat süprizlerin hiç bitmesin, eyvallah yaşattığın ve yaşatacağın her güzelliğe…

Biz aslında Küçükköy‘ ün sahil kısmındaymışız, yani deniz kenarı çorak olur diye kızlara miras kalan, eniştelerin çok zenginleştiği yerde. Bu gün sonunda bereketli topraklarda erkek çocuklara miras kalan yerlerdeyiz. Neyse artık onlarda zengin. Taşevler çok göç almış İstanbul’ dan. Bi de sıkı durun dün facebook da yılın dizisi başlıyor demiştim ya Uğur Yücel‘ li. Familya…

Bu gün artık yarın olmadan yazmalıyım… Çoktan yarın artık bugün oldu.

Oldukça geç bir saatte Emine çok merak ettiği Badavut’ a doğru kırmıştı direksiyonu. Önce yoğun bir site istilasındAn toprak bir yola geçtik ki toprak ne kelime. Millet kuma saplanmış, ilk defamı geliyorsunuz, niha ha haa nidaları arasında kurtulmaya çalışanların yanından geçip yürüyordu. Baya ilerde kayalıkların orada arabalar görünüyordu. Önce kuma saplanmadan geri geri çıkıp yine…

Akşam ayranı fazla kaçırınca yazı iki gün ötelendi.

NEDEN YAZILIR?: “Dünya acılı olduğu için yazılır. Duygular taştığı için yazılır. İnsanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir. Ama insan bir kez bu zavallılıktan sıyrılmayagörsün, o zaman yaşamı kendi egemenliği altına alabilir. İşte böylesi bir egemenliği bir iki kişiye daha anlatmak için yazı yazılır. (ya da kendi kendine kanıtlamak için). Çünkü, insanın kişisel özgürlüğü,…

Yıllar sonra, bir Ayvalık akşamında…

Valla gözlerim geçirmek bizim işimiz yazısını aradı, bulsaydım çekecektir… Neyse bizim de işimiz geçmek napalım. Trajikomik ülke insanları olarak yaşayıp duruyoruz işte böle. Geçe geçire,mecburen mecburen mecburiyetten. Yine yoklar çıktı bahtıma, hadi dedik ve attık kendimizi yollara. İki kuzen bir yeğen Ayvalık yollarında keyifli bir yolculuk yaptık. Diyorum ki hayat süprizler ile nasılda bekliyorsun beni….

Ben bu hayatı çok seviyorum…

Hani Yazı Evi ve alt dakkalardan bahsetmiştim ya, bi ara onlarda hep evden bakkala diye çıkıp bir daha dönmeyenlerden bahsediyordum. Öylece gidivermeleri özlüyordum sanırım. Şimdilerde neredeyse hep öylece gidiveriyorum. Evden bi şeyler yemeye diye çıkıp bi müze gezip, Ortaköy’ de bi dostla buluşup, geceyi bir küçük masal bahçesinde bitirverince, bakkala deyip dönüvermeyesi gelmiyor insanın. Ha…