KİRKE sirke

Teşekkürler hayat. Teşekkürler baba evi. Bütün yazı, soMbaharı ve kışı burada boşuna geçirmemiş oldum. Öncelikle kendim evrildim, çalıştım, ürettim, denedim. Karamürverle tanıştım. Herkes zehirli onlar deyip ellemez ama eczaneden dünya para verip alırken, topladım kuruttum. Öyle sihirliki üstüne kaynar suyu dökünce mosmor oluyor su. Tadı ilaç olarakda sevmediğim bir tad ancak hafif kırıklık hissettiğimde içersem…

Doğa öğretir.

Deli günlerden bir gün daha. Programsız bol atraksiyonlu bir gün. Hiç de sıkıcı olmayanından. Soba sönmüş, yatak sıcak. Hiç çıkasım yok yataktan. Kapıda bekleyen kediler dört oldu. Kapıda miyavlıyorlar. Evdekiler zaten tek kişilik kanepede 3 kedi bir ben şeklinde… Artık güneşin yerinden saati tahmin edebiliyorum. 9.30 güneşi bu deyip telefonu aldım ki saniyesi saniyesine denk….

Kışı uğurlarken

Bi İstanbul kaçamağı ardından dönüş. Kalabalık döndüm. Süreyya’ lar geldi. ikinci Kar keyfi. Sonrası yine bir başına geçen günler. Ve suskunluk, bir yandan da güzellikler zoomlar, yazılar. Bunca uğraş, bunca insan ve fakat neden bunca ıssızlık. Bunca kapalı kalışa rağmen hızla akıp giden zaman. Yorgunum, güneş yoksa karanlığım. Geçiyor işte bir şekilde zaman. Baharda kalmalı…